Pazar günü, Türkiye liginin en önemlisi sayılan maç var, derbi maçı. Fenerbahçe-Galatasaray arasında tabii, Şükrü Saraçoğlu Standı’nda…
Derbiye sayılı gün kala, nefesimi tuttum bekliyorum. Diğerlerinden farklı sanki biraz buruk, biraz heyecanlıyım. İnanmayacak belki beni tanıyanlar ama “bu kez” Cimbom’a puan kaptıracağız gibi geliyor. Geçtiğimiz günlerde arkadaşlarla oturduk, bu derbi maçını konuşuyoruz. Her takımdan birkaç kişi var, Galatasaraylılar çoğunlukta. Onlarla buluştuğumuz tek ortak nokta, bu derbi maçının “ölüm kalım” meselesi olduğuydu. Düşündükçe fark ettim ki, bu derbi asla bir ölüm kalım maçı değil. Hayır, içimdeki burukluğu gidermek için böyle söylemiyorum. Ama gelin, olaya bir de farklı bir açıdan bakalım…
Kaç yıl oldu, tam olarak on mu? Her neyse işte, uzun yıllardır Şükrü Saraçoğlu’nda oynanan derbilerden evine puansız dönen bir Galatasaray ve devamlı olarak onu yendiğiyle övünen bir Fenerbahçe ve taraftarları var karşımızda. Biz Galatasaray’ı yenmemizle böbürlenirken, onlar Türkiye Kupası’nı alamamamızla alay ediyorlar. Evet, biz o rakip takım yenildiğinde sevinen Türk taraftarlarız. Yere düştüğünde acımadan, çıkarılan karta, verilen serbest vuruşa karşı çıkanlarız. Tutkunu olduğumuz takımın yanlışlarını hafızadan silenleriz. Böyleleri de var etrafımda, çok hem de. Maçlardaki kötü futbolunu örtbas ederek bir başka takıma taş atanlar. Ne kadar çirkin! Ne alaka dediğinizi duyar gibiyim, ama derbi öncesinde hep taraftar hatalarını düşünürüm. Diğer liglerle kıyaslar hatta ölçer biçerim.
Dikkat ettiniz mi bilmem, Fenerbahçe zor dönemlerden geçişlerine, Galatasaray galibiyetiyle son verir. Bu uzun yıllardır böyleydi. Ama şimdi durum farklı. Zor dönemlerden geçen Galatasaray. Ligde kaybettiği puanları bir kenara ayırırsak, takım içinde yaşadığı kaos futbolcular ve taraftarı baştan aşağıya sarstı. Adeta bir çöküş içine girdi sarı-kırmızılı ekip. Anlayacağınız, kâğıt üzerinde Fenerbahçe mutlak favori olabilir ancak bana göre favori değil de, galibiyete içten içe ihtiyacı olan takım Galatasaray.
Diyorum ki son olarak Fenerbahçe’ye gönül vermişlere, Galatasaray’a kaptıracağımız puan bizden çok şeyi alıp götürmeyecektir. Susup bekleyelim, maçı izleyip heyecanlanalım. Destek, inanç, totem ve hatta güvenle çıkalım maça, milyonları susturup alalım bu maçı!
Ve Alex… Burada olduğu süre içinde oynadığı her G.Saray derbisinde gol atmış bir futbolcu, önemi büyük. Volkan var ki bir de, panter kesilir derbilerde, annesinin dediği gibi. Güveneceğimiz, inanacağımız öyle çok futbolcumuz var ki! Karabük’ten, Ankaragücü’nden iyi miyiz, değil mi? Cevap açık. Öyleyse fazla konuşmaya gerek yok. Demek ki, Galatasaray’ı yenecek güçteyiz! Galatasaray takımı Hagi ile kan tazeleme yolunda, fakat her an her şey olabilir. Futbol bu. Maçın hakemi olan Bülent’in performansını da merak etmiyor değilim hani. Şimdilik bu kadar konuşmak yeter, sessizlik iyidir maç öncelerinde.
Size güveniyorum çocuklar! Derbi öncesi tüm desteğim sizlerle. İnancınızdan hiçbir şey kaybetmeden çıkın bu maça, sonucu ne olursa olsun taraftar her zaman yanınızdadır!
Dipnot: Bu maçtan korktuğum falan yok. Dedim ya, çok da fazla önemsemediğim için yazdım bu yazıyı. Okuyan taraflı tarafsız herkes inansın, güvensin diye… Bekleyip göreceğiz.
24 Ekim Pazar günü, saat 19.00′da derbi. Galatasaray’ı ölürcesine seven bir taraftar arkadaşımla izleyeceğim maçı, Galatasaray cephesinde hem de. Evet, yapacağım bunu. Şimdilik susalım, yeter…
*Bonnus
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder